HOŞGELDİNİZ...

Entegre pazarlama iletişimi, pazarlama, reklam, halkla ilişkiler, marka, grafik tasarım, web tasarımı ve kişisel gelişim üzerine derlediğim yazılardan, görsellerden ve videolardan oluşan arşivimi bir kaynak olarak paylaşmak, yazılarınızla geliştirmek, yorumlarınızla zenginleştirmek istiyorum.

En iyi dileklerimle...

Tüm haberler yazarlarına aittir. Sadece bilgi amaçlı kullanılması ve haber yollarken kaynak bildirilmesi rica olunur.

HS EPI 'de Ara

22 Temmuz 2007 Pazar

Gerilla Reklam Türüne Güzel Bir Örnek


People in Need Vakfının Yardım/Bağış Kampanyası

Hedef kitleyi bu kadar iyi yakalayan, onları eleştirdiği halde (bana göre çok zarif bir hiciv var bu görsellerde) bağış yapmaya yöneltebilecek çok başarılı bir kampanya bence.
Aynı zamanda dünya ne hale geldi, ibret tablosu...







Pazarlama Açısından Sosyal Sınıf Kavramı


Yazan: Mustafa Duran


Müşteriler değerli, mallarsa yalnızca ottur.” Çin Atasözü


Hedef kitlenin tutum ve davranışlarının belirlenmesinde sosyal sınıfın etkisi büyüktür. Pazarlama açısından sosyal sınıflar, tüketim davranışı ve tutumları için danışma grubu işlevini yerine getirmektedir.


Sosyal sınıf, Aynı toplumsal saygınlığa sahip, birbiriyle sıkı ilişkileri olan ve davranışsal beklentileri benzer olan kişilerin oluşturduğu bir sosyal yapıdır şeklinde tanımlanmaktadır.


Sosyal sınıf, sosyal hiyerarşi içinde kişilerin derecelendirilmesi işlemi olup hiyerarşik bir özelliğe sahiptir. Bu özellikten dolayı da, aynı sınıftaki üyeler hemen hemen aynı statüye sahip olurken, diğer sınıfın üyeleri ya daha fazla ya da daha az statüye sahip olmaktadır.


Sosyal sınıf, hedef kitle tutum ve davranışlarını etkileyen grupsal faktörler içersinde belki de en fazla üzerinde durulması gerekendir. Toplumsal yapının bazı sosyal grup ve tabakalarla da örüldüğü dikkate alınırsa, sosyal sınıfın bu grup ve tabakalardan nispeten bazı özellikler itibariyle benzer olanlardan oluştuğu söylenebilir.


Yazının devamı için başlığını tıklayınız.

Pazarlama ve Pazarlama İletişiminde Konumlandırmanın Stratejik Rolü


Yazan: Alper Menteşoğlu


Ürün veya hizmet üretildikten sonra, “Ürün nasıl pazarlanacak?” sorusu akla gelir ve bu soruyu “Nereden başlamalı?” sorusu takip eder. Konumlandırmayı, pazarlama ve pazarlama iletişimi çalışmalarının, -hedef kitle belirlendikten sonra- ikinci safhası olarak tanımlamak pek de yanlış olmayacaktır. Ürünün nasıl bir kimliği olacağı, hedef kitlesine nasıl ve hangi ortamlarda sunulacağının belirlenmesinde konumlandırmanın stratejik bir rolü bulunmaktadır.

Tüm bu hususlara değinmeden önce konumlandırmanın tanımını yapmak, konumlandırmanın iletişim stratejilerinde niçin temel taşlardan biri olduğunun anlaşılması açısından önemlidir. Çok geniş anlamı ile ürün konumlandırma, ürüne pazarda kişilik kazandırma olarak bilinir. Bir ürünü tüketicinin zihninde rakiplerinden ayıran özelliklerini algılaması olarak da düşünülebilir. Ürünün kişiliği olarak düşünüldüğünde, tüketicinin zaman içerisinde ürünle ilgili algılamaları sonucu ortaya çıkan imajdır. İşletmelerin, ürünlerini rakiplerinkinden farklılaştırarak tüketicinin zihninde özel bir konuma getirmektir

Yazının devamı için başlığını tıklatınız...

15 Temmuz 2007 Pazar

Pazarlama Planı Oluşturma

İyi bir pazarlama planı, varolan müşterilerinizle bağlantı kurma ve yenilerini çekme yönteminizi şekillendirebilir. Hedeflemeniz gereken müşteri türlerini, onlara nasıl ulaşılacağını ve nelerin işi artırmayı sağladığını öğrenmek için sonuçların nasıl izleneceğini belirlemenize de yardımcı olabilir.

Bir pazarlama planınız yoksa oluşturmak zor değildir. Başarılı bir pazarlama planının karmaşık veya uzun olması gerekmez, ancak pazarlama çabalarınızı oluşturmanıza, yönetmenize ve eşgüdümlü hale getirmenize yardımcı olacak yeterli bilgiyi içermelidir.

Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

27 Mart 2007 Salı

Duygusal Zekâ Hakkındaki Çıplak Gerçek

Yazar: Margaret Altman

Hande geçtiğimiz gün ofise geldiğinde, kendini gayet iyi hissediyordu. Bütün neşesi, patronunun, daha önce yazdırdığı bir mektubun ilk taslağındaki basit bir dizgi hatasına aşırı sinirlenmesiyle yok oluverdi. Kızgın patron, yüzü kıpkırmızı olmuş halde, mektubu Hande’nin masasının üzerine fırlattı ve şöyle dedi: “Bu ne kepazelik Hande? Bu müşterinin ne kadar önemli olduğunun farkında değil misin? Böyle bir dikkatsizliğin yazışmalarımda olmasına izin veremem ve sen bunu biliyorsun!”

Büyük bir umutsuzluğa kapılan Hande, iskemlesini geriye itti, ayağa kalktı ve gözyaşları içinde ofisi terk etti. Kendini tamamen korumasız ve saldırıya uğramış hissetti. Kızgınlık ve diğer çalışanların önünde aşağılanmış olmanın acısı, tüm benliğini sardı.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Bir Maniniz Yoksa, İnternet Bakmaya Gelecektik…

Yazar: Gökhan Demirtaş

İnternet kavramının Türkiye’de emeklemeye başladığı yıldı 1995. Herkes için bilinmez, muamma bir dünyaydı o zamanlar İnternet. Siyah-beyaz televizyon piyasaya çıktığında bu aleti satın alma imkanı olan birinin evinde toplanılıp birlikte televizyon seyredilmesine benzer bir ilgiyle karşılandı. Biz hevesli genç üniversite öğrencileri ise İnternet’in hemen her imkanından faydalanmak istiyorduk. Hızlı öğreniyor; daldan dala konuyor; bulduğumuz her bilgi kaynağına saldırıyorduk. Ucu bucağı olmayan bu devasa mecradan sıkılmak mümkün müydü? Üniversitedeki branşımızla alakalı olsun olmasın, gelecekte İnternet ile ilgili bir meslek edinmenin hayalini kuruyorduk; çünkü yeni, bilinmeyen ve prestijli bir dünyaydı İnternet Türkiye için.

Öyle de oldu. Birlikte mühendislik okuduğum arkadaşlarımın çoğu ve ben, büyük ölçüde İnternet ile ilgili mesleklere sahip olduk. Kimimiz network mühendisi, kimimiz güvenlik uzmanı, kimimiz programcı, kimimiz Web tasarımcısı, kimimiz teknik destek elemanı olduk. Sokaktaki vatandaşa hiçbir şey ifade etmeyen, elle tutulup gözle görülmeyen küçük ayrıntılar, bit’ler, byte’lar, kodlar ve pikseller arasında didinip durduk. İnsanların ziyaret edip vakit harcadıkları Web siteleri hazırladık; bankalar ve mağazalar için online alışveriş ve hesap yönetimi sistemleri inşa ettik; siteleri “hacker” saldırılarından koruduk; özel bilgilerin güvenliğini sağladık. Elektrik, makine, inşaat ya da matematik mühendisi olan genç insanlar, daha yeni tanıdıkları bu devasa dünyanın bir parçası olarak buldular kendilerini...
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Reklâmcının Yol Haritası: Riski Yönet, Maksimum Sonuç Al


Yazar: Jeff Propper

Aklı başında her finansal yatırımcının bildiği gibi, riski yönetmek, başarı için şarttır. Reklâmcılıkta ve pazarlamada da risk yönetimi eşit derecede önemli rol oynar. Söz konusu disiplinlerin stratejik ve yaratıcı kısımlarına dahil olanlara, birbirleriyle daha yakın çalışma, başarısız olmaya mahkum fikirleri hemen bir kenara atma ve hedeflerine tam erişim sağlayacak güçlü ve etkili bir iletişim kurma konularında yardımcı olur.

Reklâmcılıkta ve pazarlamada riski yönetmenin bir yolu, denenmiş ve doğru olan “metodoloji”yi kabul etmektir. Bu yaklaşım, sizden öncekilerin başarılarından (ve hatalarından) ders almanızı sağlar. Aşağıda, ilkeleriyle bana büyük yardımı dokunan, bu tarz başarılı bir metodoloji yer alıyor. Söz konusu ilkelerin sizin de işinize yarayacağını umuyorum.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

19 Mart 2007 Pazartesi

E-Ticarette Başarının Sırrı


Yazar: Eda Torcu
Kaynak: Patricia B. Seybold ve Ronnit Marshak, Customers.com


Başarılı e-ticaret çözümlerinin sırrı nedir? Neden birçok İnternet tabanlı proje hüsranla sonuçlandı? E-ticaretten kim para kazandı ve başarısız olanlardan farklı olarak ne yaptı?

Sihirli formül nedir?

Tahmin ettiğiniz gibi, müşterileriniz. Var olan müşterilerinize odaklanın. Talep ve ihtiyaçlarını belirleyin. Onların hayatlarını nasıl kolaylaştırabileceğinizi düşünün. Bundan sonra, potansiyel müşterilerinize odaklanabilirsiniz. Önemli olan, müşterilerinizin sizinle iş yapmalarını kolaylaştırmak.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

4 Mart 2007 Pazar

12 Adımda Daha Başarılı E-posta Pazarlama


Yazar: Lee Marc Stein


Sayı tesadüfî değil. Burada ima edilen elbette bağımlılıktan kurtulma programları. Alkol, hap ve yiyecek gibi e-posta da “masum” insanlar tarafından suiistimal ediliyor. Çok açık ki, e-postanın kötüye kullanımı aynı vahim sonuçları getirmiyor. 1’den 5’e kadar olan aşamalar, daha çok yalnızca müşteri adayı yaratmaya yönelik. 6’dan 12’ye kadar olan aşamalar ise hem müşteri adaylarına hem de müşterilere (mevcut, aktif olmayan, aktifliğini yitirmek üzere olan) gönderilen e-postalara uygulanıyor.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Ziyaretçilerinizi Ana Sayfadan Sitenin İçine Nasıl Çekersiniz?


Yazar: Nick Usborne

Pek çok Web sitesi ziyaretçisi, önce ana sayfayı açar. Bu ziyaretçilerin çoğu, sitedeki diğer sayfaları görmeden ana sayfadan çıkar. Bu, kötü bir şeydir; çünkü ziyaretçilerinizin bir iki dakikalığına da olsa sitenizin tamamını görmesi için ciddi miktarda harcama yaparsınız.

Aşağıda, ziyaretçilerinizi ana sayfadan diğer sayfalara geçirecek ve onları müşteri olarak kazanma şansınızı artıracak üç yöntem sunuyoruz:
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

27 Şubat 2007 Salı

Alçalan Bir Pazarda Pazarlama


Yazar: Robert Middleton

InfoGuru Pazarlama İlkesi, bildiğinizi paylaşmayı ve birçok bilgiyi ücretsiz sunmayı öngörür. Bu ilke halen geçerlidir. Tek ihtiyacınız olan, bundan daha fazlasını yapmaktır.
InfoGuru İlkesi’ni iki ana bileşene ayırabilirsiniz:
1. Değer
2. Görünürlük
Değer katın. Bunun anlamı, sunduğunuz değeri daha net bir biçimde iletmenizdir. Her iletişimde değer sunun. Satmaya ve ikna etmeye çalışarak çok zaman harcamayın. Zamanın çoğunu, müşteri adaylarınızın gerçekten kullanabilecekleri bilgiyi paylaşarak geçirin.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

24 Şubat 2007 Cumartesi

Kendi Kendine Gizli Sabotajı 10 Adımda Bulun ve Durdurun


Yazar: Guy Finley

Az bilinen ve çoğu zaman inkâr edilen bir gerçek var ki insanlar size sizin gizlice istediğiniz biçimde davranırlar. Başkalarının size nasıl davranacağını belirleyen sessiz talebiniz, karşılaştığınız herkesi kapsar ve herkes tarafından algılanır.

İçinizdeki görünmeyen yaşam nedir? Herhangi bir insan ya da olay ile karşılaştığınızda, görünmeye çalıştığınız şeklin tersine, esas hissettiklerinizdir.

Başka bir deyişle, içinizdeki görünmeyen yaşam, gerçek içsel durumunuzdur. Herhangi bir sözcük alışverişi olmadan çok önce, başkalarıyla iletişim kuran iç halinizdir. Sizinle karşılaşan biri, önce iç benliğinizden gelen bu sessiz işaretleri algılar. Bu noktadan itibaren, söz konusu işaretlerin okunmasıyla, ilişkinin temeli oluşur. Ne zaman iki insan karşılaşsa perde arkasında süren bu görünmez diyalog, genel olarak “birbirini tartmak” olarak algılanır.

Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Strateji Planlanır Mı?


Yazan: Dr. Yılmaz Argüden
Kaynak: www.arge.com

Stratejik planlama kurmay birimlere delege edilmeden, bizzat en üst yöneticiler tarafından üstlenilen bir süreç olduğunda kuruma daha büyük faydalar sağlıyor. Çünkü stratejik planlama sürecinin en önemli çıktısı stratejik planın kendisi değil, bu sürece katılanların sağladığı zihni hazırlık oluyor.

Dolayısıyla, bu sürecin katılımcıların kazanımları üzerine odaklanmasını sağlamak gerekir. Bu nedenle, strateji değerlendirme toplantılarını patron ve/veya en üst yönetici için yapılan bir sorgulama toplantısı olarak değil, iş birimleri yöneticileri ile karşılıklı görüşme ve fikir alış verişi şeklinde yürütmek faydalı oluyor.

Bu toplantılarda katılımcı sayısını sınırlı tutmak görüşmelerin daha verimli ve dürüst geçmesine yardımcı oluyor. En üst yönetici ve iş birimi yöneticisi haricindeki katılımcıların mümkün sayısının sınırlı olması ve stratejilerin gerçekleştirilmesine katkıda bulunacak konumda bulunmaları faydalı oluyor.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Başarı İçin Strateji


Dr. Yılmaz ARGÜDEN
ARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı

Başarı sürekli olarak “değer yaratabilmektir.” Değer yaratmada sürekliliği sağlayabilmek ise hem “doğru işin yapılması” (Strateji), hem “işin doğru yapılması” (Toplam kalite yönetimi), hem de “sürekliliği sağlayacak yapılanma” (Kurumsallaşma) ile sağlanabiliyor.

Strateji, kelime anlamı itibarıyla Latince yol, çizgi kavramından ve yönetimin başı anlamına gelen “strategos” kökeninden gelmektedir. Sonuç alıcı harekâtların planlaması ve yönetimi olarak tanımlanmaktadır. Şirketler açısından strateji, kimin, hangi ihtiyacının nasıl karşılanacağı konusunda tutarlı seçimler yaparak odaklanmaktır.

Bir kurumu ileriye taşıyan ve onu rakiplerinden farklı kılan onun vizyonu ve bu vizyon doğrultusunda oluşturduğu ve uyguladığı stratejidir. Özetle, strateji farklılığın temelidir. Vizyonunu ve stratejisini net olarak ortaya koyan ve uygulayan şirketler birçok fayda sağlarlar:
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Stratejik Planlama-Analiz

Planınız, düşüncelerinizin aynası gibidir. Bir iş fikri olarak iyi anlatılamamış konuların size ve başkalarına bir şey ifade edecek şekilde anlatılmasıdır. Aklınızda doğal olarak genel bir hedef hep vardır. Ne var ki, özel hedefler belirlemeniz şarttır. Örnek mi? "Geliştir. Paketle. 6 ayda 100 dolardan 500 kopya sat..."
Operasyon, pazarlama ve finans gibi çeşitli konularda özel hedeflerinizin olması doğaldır.

Artık, işe daha gerçekçi bakıyorsunuz. Strateji belirlemeniz gerektiğini görüyorsunuz. Rekabetle başa çıkmanızı sağlayacak taktikleriniz olmalı diye düşünüyorsunuz. Hedef, strateji ve taktiklerinizi bir SWOT analizinde göstermeniz mümkün.
Yazının devamı için başlığını tıklatınız...

23 Şubat 2007 Cuma

Uluslararası Af örgütü'nün Reklam Çalışmaları...


Uluslararası Af örgütü'nün yaptığı kampanya Avrupa sokaklarında. Görseller sanki o anda, orada oluyormuş gibi. Panoların üzerinde çeşitli dillerde "Bu gerçek, burada değil ama şimdi" yazıyor...
Diğer resimler için konu başlığını tıklayınız...

Marka ve Kişiformel Tasarım

Derleyen: Hakan Sarıhan

Kaynak: Grafik Sanatı Dergisi Sayı:4 ve
European Packing Designers2 / Julien Behaeghel -Design Board / Başkan

Şirketler insanlara benzer, insana ait terimleri kullanarak şirketin bir ruhu, bir yaşam-biçimi, bir olayları karşılayış ve davranış şekli olduğunu söyleyebiliriz. Şirketlerin kişiformel (anthropomorpich) terimlerle bir portresini çizmek yararlıdan da öte olur. Bu portre şirketin tüm olumlu ve olumsuz yönlerini vurgulayacak, ortaya çıkaracaktır.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Markayı Ayırt Etmenin Yolu: Renk


Yazan: Al & Laura Ries

Temel olarak, doğal renkler siyah, beyaz ve griden başka beş renk var: kırmızı, turuncu, sarı, yeşil ve mavi. En iyisi ara ya da karışık renklerdense bu beş temel renkten birini tercih etmektir. Ancak hangisini? Aklınızda tutmanız gereken, tüm renklerin gözün aynı yerinde yaratılmadığıdır. Renk spektrumunun kırmızı ucunda yer alan renkler, retinanın hemen arkasında oluşur. Bu nedenle, baktığınızda kırmızı rengin üzerinize doğru geldiğini hissedersiniz.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

22 Şubat 2007 Perşembe

Kazalar hep araçlar arasında olmuyor!..

Şehirlerde yayalara yönelik kazaları önlemek amacıyla yapılmış bu kampanyanın görsellerini çok etkileyici bulmuştum. Öyle değil mi?..

21 Şubat 2007 Çarşamba

"2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul" Afiş Projesi Sonuçlandı

Bir süre önce biraz eğitim, biraz da İstanbul'un 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilmesine destek olmak amacıyla DD tarafından bir Afiş projesi düzenlenmiş ve İlk 20 işin belirlenmesi amacıyla da oylamaya sunmuştu. Projeyi Aydın Gürer'in "3 vakte kadar bir yolunuz var" isimli afişi kazandı. Sonuçlar web sitesinde sergileniyor.
Capital City of Europe >

Renk ve İletişim

Derleyen: Hakan Sarıhan

Kaynaklar:
Color and Communication- Jean-Paul Favre, Andre November
Type & Color- Al ton Cook, Robert Fleury
Giriş
Kimlik. Görünürlük, iletişim. Bunlar rengin her şeyden daha hızlı ve da­ha iyi yapabildiği üç iş. Renklerin hayatımızda çok önemli bir yeri ol­duğu tartışmasız bir gerçek. Bu nedenle bir tasarımcının renkleri çok iyi tanıması, doğası, anlam, ifade ve değerlerini çok iyi bilmesi gerek. Işık içinde yer alan milyonlarca renk içinden beynimiz sadece dördünü görmeyi organize edebilmektedir. Diğer tüm renkler bu dört rengin, kırmızı, mavi, yeşil ve sarı'nın karışımlarıyla meydana gelmektedir. Çözümüzün optik yapışı ancak buna izin verir.

Renklerin insan davranışları üzerinde tahminlerimizden çok daha fazla etkisi olduğunun farkında olarak renkleri yerinde, amacına uygun, bi­linçli bir şekilde kullanabilmeliyiz.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

20 Şubat 2007 Salı

CHE Magazin Çapraz Tanıtım Kampanyası için Merchindasing Uygulaması

Nevresim ve yastık takımı.

"Daha iyi bir dünya rüyası görmenizi biz devam ettirelim"

Satış Merkezli İletişimden Müşteri Merkezli Stratejilere Geçiş


Kaynak: Masste Kasım 2001 S: 18

Her üretim, bir ihtiyacın ürü­nüdür. insan­lığın gelişiminde doğadaki mal­zemelerin ihtiyaçları gidermede yeterli görüldüğü dönemlerde ortada ne ürün, ne de üretim vardı. Doğanın cömertliği, ihtiyaçları karşılayabiliyordu. Doğal olarak bu dönemlerde artı ürün üretme ve bunu tüketiciye ulaştırma gibi, günlük yaşam­da ve günlük yaşamın örgütlenişinde bugüne ilişkin kaygılar da henüz yerleşmemişti.

Pazarlama, insan ihtiyaçlarının çeşitlenmesi gerçeğiyle birlikte var olan bir kavram. Daha geniş açılımlı söylemek gerekirse, değişim değeri olan ürün ve hizmetlerin pazarlanması faaliyeti; insanlığın değişim ve uygarlaşma üreciyle, yakalanan yaşam standardı ve teknolojinin sunduğu imkânlar temelinde sürekli şekilde yeniden üretiliyor.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Asla Yapılmaması Gereken 5 Pazarlama Hatası


Yazar: Debbie Allen

Hemen her iş alanında, yolunuza çeşitli engeller çıkabilir. Pazarlama da buna dâhildir. Zaman zaman, büyük küçük her boy perakende mağazasının, pahalıya mal olabilecek benzer hataları yaptığını görüyorum. Bu hatalardan nasıl kurtulacağınızı bilirseniz, enerji, hayal kırıklığı ve paradan tasarruf edebilirsiniz.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Tenkitçi İnsanlarla Geçinmek


Yazar: Dr. Todd E. Linaman

Hepimiz zaman zaman tenkitçi insanlarla başa çıkmak zorunda kalırız. Bilirsiniz, odanın bir ucundan ötedeki çatlağı görüveren, istenmeyen öğütler veren, sık sık şikâyet eden ve yargıda bulunan, negatif olan ve memnun etmesi imkânsız görünen insan tipi…

Hepimiz tenkitçi olabiliriz. Her gün, çevremizde olup biten her şeyi bilinçli ya da bilinçsiz olarak eleştiririz. Ne yazık ki, bazı insanlar çoğumuzun kendimize saklamayı öğrendiğimiz düşünceleri dile getirme eğilimi içindedirler. İşler istediğimiz gibi gitmeyince ya da hiç tadımız yoksa tenkitçi olmak kolaydır. Doğrudur; bedbaht insanlar, bedbaht şirketleri tercih ederler. Tenkitçi insanlar, aynı negatif tavırları paylaşan insanların yanında kendilerini daha iyi hissederler. Diğer insanların eleştirel özellikleriyle nasıl başa çıkacağımızı öğrenmek için zaman harcamadan önce, kendimizi kontrol altına aldığımızdan emin olalım.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Marka Bulmanın Püf Noktaları

Yazar: Belma Canbay

Güçlü bir markanın işletmeler açısından yüksek pazar payı, yüksek satış ve kâr anlamına geldiğini artık bilmeyen yok gibi. Buna markanın devredilebilir (satılabilir), lisans verilebilir, miras yolu ile intikal edilebilir, rehin ve teminat olarak gösterilebilir olma özelliklerini de eklediğimizde marka yaratmanın ve markalaşmanın önemi daha da iyi anlaşılıyor. Bununla birlikte piyasaya sürülecek yeni bir ürün ya da hizmet için seçilmiş doğru bir marka adının, tüketicinin satın alma tercihini etkileyen önemli bir unsur olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü günümüzde artık rekabet, ürünlerden çok markalar arasında yaşanıyor.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

19 Şubat 2007 Pazartesi

Marka ve Amblemler

Yazan: Yrd. Dç. Abdullah Taşçı - MSÜ Grafik Bölümü
(Halen: Doğuş Ü. İF, Grafik Bl.)


Kaynak: Grafik Sanatı Dergisi Yıl: 1985 Sayı:4

Giriş
Günlük yaşamımızda her gün amblemlerle iç içeyiz. Çevremizde gördü­ğümüz hemen her türlü ürün, hizmet bir kuruluş tarafından gerçekleş­tirilmektedir ve bu kuruluş kendini bir amblem ile tanıtmaktadır. Amb­lemin tarih içindeki gelişimi incelendiğinde insan ile ilişkisinin ne den­li önemli olduğu açıkça görülecektir. Yine bu inceleme ülkemizde ambleme verilen, daha doğrusu verilmesi gereken öneminde ne boyutta olduğunu gösterecektir, Türkiye'de amblemin uygulanış biçimi ne yazık ki pek iç açıcı değildir. Pek çok uygulamanın yanlış olduğu ülkemizde bu alandaki yanlışlıklar da belki bağışlanabilir ve hızlı gelişmenin ürün­leri olarak kabullenilebilir. Ancak böyle kabullenme bu konudaki geliş­meyi önler.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Tanıtım ve Reklâm İçin Stratejik Planlama

"Nereye varmak istediğinizi bilmiyorsanız, istediğiniz bir yere ulaşmanız şansa kalmıştır."

Plansız bir kimse, dümeni olmayan gemi gibidir. Rüzgârın estiği yöne gider, akıntılar onu sürükler. Sonunda herhangi bir yere ulaşacaktır, ancak ulaşılan yer ulaşmak istenen yer olmayacaktır. İş yaşantınızda da herhangi bir yere değil ama belirlemiş olduğunuz hedefe ulaşmak için tasarlanmış yazılı bir plan oluşturmak zorundasınız.

Pazarlama faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası olan Tanıtım ve Reklâm aktivitelerini de, doğru, etkili ve ekonomik şekilde yapabilmek için planlanmalısınız. Şu unutulmamalıdır ki, En Pahalı Tanıtım Plansız Tanıtımdır.
Yazının devami için başlığını tıklayınız...

Entegre Pazarlama İletişimi

Amacı, Araçları, Yöntemleri

Şirketlerin pazarlama aktivitelerini desteklemeye yönelik olan pazarlama iletişiminin ana amacı, müşterilerin sizi doğru tanımasını ve insanların sizinle iş yapmasını sağlamaktır. Şirketinizin sunduğu ürün veya hizmetlerin satışındaki başarı veya başarısızlık sadece pazarlama iletişimine bağlanamaz. Tanıtım, diğer pazarlama bileşenlerinin yerini alamaz, ancak tanıtıma gereken önemi vermeyen bir pazarlama çalışması da istenilen verimliliği sağlamayacaktır. Pazarlama planınızla uyumlu olarak hazırlanacak bir tanıtım planı ve bu plan kapsamında yürütülecek tanıtım çalışmalarının, şirketinizin ekonomik gelişmesine büyük katkısı olacaktır.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Pazarlama (Giriş)


Pazarlama Karışımı


Reklâmın tarifini incelediğimizde kısaca bir malın ya da hizmetin satışına yönelik olduğu görürüz. Buradan hareketle reklâmın pazarlama faaliyetleri içinde yer aldığı açıkça anlaşılmaktadır. Başarılı bir reklâmın pazarlama faaliyetlerinin diğer öğelerinden habersiz, bağımsız veya eşgüdümsüz olması mümkün değildir. Bu nedenle şimdi klasik "pazarlama karması"nı inceleyelim:
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Halkla İlişkiler Nedir, Reklâm Nedir?

Derleyen: Hakan Sarıhan

Temel Bilgiler

Halkla İlişkiler Nedir?
Üreten ya da pazarlayan bir kuruluşa yönelik ilginiz varsa, genelde şu sorular akla gelir: Ürettiği (ya da pazarladığı) nedir? Nerede, ne kadar, kaçadır? Avantajları, üstünlükleri, yararlanma yöntemleri, koşulları na­sıldır? Tipleri, farklılıkları, özellikleri ve size uygunlukları nedir? vs...

Bu sorular, size satılmak istenen malı (ya da hizmeti) tanıma gereksinmenizden kaynaklanır. Aydınlanmak, dilediğiniz bilgileri edinmek en doğal hakkınızdır.

Potansiyel müşteriye bu soruların cevaplarım veren tanıtıcı faaliyetlere Reklâm diyoruz.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Marka Verilen Sözdür, Logo ve İsim Değil...



B.J. Cunningham 14.04.2002 Hürriyet İK S: 17

Kullandığınız marka sizi tanımlıyor. Hakkımızda 'sözsüz ifade' veriyor. Hayata bakış açınızı, sosyal amacınızı statünüzü karakterinizi yansıtıyor. Bu nedenle şirketler marka oluştururken çok dikkatli olmak zorundalar. Marka gurusu BJ Cunningham şirketleri insanlara benzetiyor. "Eğer bir şirket kendini algıladığı şekilde algılanıyorsa ve bunu amaçlıyorsa güçlü bir şirkettir" diyor.
Cunningham İngiltere'de bulunan Middlesex Üniversitesi'nde üç boyutlu dizayn konusunda eğitimim' tamamladı. Enlightened Tobacco Company'nin İngiltere'deki kurucusu ve CEO'luğunu yürütüyor. Londra'da marka danışmanlığı yapıyor. Daha önce Marka ve 2000 ve Marka 2001 Konferanslan'm da yöneten Cunningham "Marka Gelişim Süreci" konulu interaktif bir seminer verecek.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Renkler Hakkında...

Yazan: Bilinmiyor

Renk ışığın meydana getirdiği fiziksel bir olgudur. Birazda psikolojik bir etkisi vardır. Işığın farklılaşması bize farklı algılamalar yarattığından, gelen ışık kaynağının yapısı, ışığı geçiren veya yansıtan maalzemenin yapısı ve algılayan gözümüz olduğu için değişkenlikleri içerebilir.

Yani yanılabiliriz. Bunun için renk nedir sorusuna bir yerden başlamak gerekirse renk ışıktır yanıtı verilebilir. Işığın olmadığı yerde ne gözümüzün nede malzemelerin renkleri vardır. Yani her yer karanlık ve buna taktığımız ad ise Siyahtır. Işık olmadığı için malzemelerin renkleri görülemiyor, aslında varlar demek sonu gelmez bir felsefi tartışma içine girmek demektir. Bu yüzden bunu basitçe ifade etmek gerekirse ışığın olmadığı yerde renk olmaz. Işık eşittir Renk olarak tanımlayabiliriz.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...

Beyniniz “Bellek Dolu” Mesajı mı Veriyor? Sabit Sürücüsünde Yer Açmanın 5 Yolu

Yazar: Margaret Conklin

Aydan, şirketin yeniden yapılanmasında, proje ekibine liderlik etmekle görevlendirilmişti. Ekiple ilk toplantısında, departman yöneticileri arasındaki görev paylaşımını ve son teslim tarihlerini aktardı. İşte tam o anda, Aydın’ın herhangi bir not almadığını fark etti. Aydın’ın, konusunda uzman biri olduğunu biliyordu. Projenin önemi göz önüne alındığında, bu ilgisiz davranış onu endişelendiriyordu.
Yazının devamı için başlığını tıklayınız...